Neden insanları kazıklamaya çalışıyorum
- August 24, 2024
Uzun süredir farkında olduğum bir gerçek vardı ki, daha ucuza alma ihtimalim olan hiçbir şeyi almak istemiyordum ve sürekli daha da ucuzunu araştırmaya takıntılıydım. Özellikle kıyafet gibi fiyatı duruma göre çok değişken olan şeylerde bu durum kendini daha da belli ediyordu. Kendi zevkine ve ihtiyaca göre kıyafet alınması gerekirken ben tamamen indirimlere göre kıyafet alıyordum. Benim için her markanın fiyatları ve ürünleri indirimli halleri ile değerlendiriliyor. İndirimli olarak x liraya aldığım bir markanın ürününü 2x liraya, yani normal sezon fiyatında asla satın alamıyorum. Sanki benim seçim evrenim tamamen indirimli ürünlerle kısıtlanmış durumda. Tabiki bir çok insan da bu seviyede olmasa da benzer düşüncelerde olduğundan artık piyasadaki hiçbir ürünün gerçek fiyatı yazılmıyor. 70 liralık ürün hep 100 yazılıp üstü çizilerek 80 e satılmaya çalışılıyor ve eğer ikinciyi de alırsan tanesi 70’e geliyor. Böylece firma istediği fiyattan satarken, alıcı da uyguna aldığını düşünerek mutlu oluyor.
Bugün farkettiğim durum ise bunun daha da ileri bir versiyonu. Her şeyi biraz daha ucuza almak, 5-10 euro indirim için saatlerce uğraşmak genelde bir firmaya karşı yapılan bir şeydi ve hep kendimi daha ucuza alıyorum çünkü para kazanmak zor, dolayısıyla değerli bir eylemde bulunuyorum şeklinde kandırıyordum. Sonra almanya türkiye seyahatinde bavul ticareti yapmaya başladıkça aslında benim uğraşımın bir şeyleri yalnızca daha ucuza almak olmadığını anladım. Asıl isteğim karşıdakini kazıklamaktı! Ucuza alıp pahalıya satarak ciddi para kazanabiliyordum. Bu aradaki rakam anlamlıyken belki de bu eylemim normal görünebilirdi. Fakat farkettim ki bazen bir kaç saat uğraşım sonucunda elde ettiğim tek şey 3-5 euroluk bir fark oluyordu. Yine de kendimi o ürünü daha ucuza bulmak ve karşıyı daha pahalıya aldığıma ve getirme ücretinin neden fazla olması gerektiğine dair ikna etmeye çalışmaktan alamıyordum. Bunu yapıyordum çünkü karşıdakini ikna ettiğimde kendimi üstün bir pozisyona çekiyordum. O inandı; saf, salak ben ise onu kandırdım, ikna ettim, akıllı, üstün…
Bunu farketmiş olmak davranışımı tamamen değiştirmeme ve bir anda bir pişmanlığa falan da yaramadı. Gayet yapmaya devam ettim. Bunu durdurmak için bu üstünlük ihtiyacımın yerine gerçek benliğimi koyma cesaretini gösterebilmem lazım. Bu doymak bilmeyen üstünlük canavarı o duyguyu bir kere daha hissedebilmek için ne gerekiyorsa yapar. Geriye tek seçenek üstünlük duygusunun bendeki yarattığı bu bağımlılıktan kurtulmak kalıyor.